Programcılar Farklı Mı Düşünür ?

Doğru: programcılar herkesten farklı düşünüyor.

Programcıların sıkça söylendiği gibi, mutlaka daha zeki, daha mantıklı veya herkesten daha rasyonel olduklarını söylememelisiniz. Ancak bilim adamları yakın zamanda programcıların beyinlerini araştırmaya başladı ve bazı ilginç sonuçlara ulaştı.

Sanat, zihninizi çeşitli şekillerde şekillendirebildiği gibi, bilgisayar programlama da beyninizi ve nasıl düşündüğünüzü ummadığınız bir şekilde etkiler.

1. Kodlama Zihinsel Modellerinizi Şekillendirir

İlk önce hangi programlama dilini öğrendiğiniz önemli mi?  Evet!

Bu biraz adaletsiz görünüyor, değil mi? Ne de olsa, çoğumuz okulda ilk programlama dilimizi öğreniyoruz. C# ile başladım. Benden büyük olanlar muhtemelen FORTRAN, COBOL veya BASIC ile başladı. Yeni insanlara gelince? Muhtemelen Java ya da Python ile başladılar.

Hiç şüphe yok ki: bir programlama dilinin tasarımı nasıl düşündüğünüzü şekillendirir. Tarihin en etkili bilgisayar bilimcilerinden biri olan Edsger Dijkstra şunları söyledi :

“Kullandığımız araçların düşünme alışkanlıklarımız ve dolayısıyla düşünme yeteneklerimiz üzerinde derin (ve aldatıcı) bir etkisi var.”

Edsger Dijkstra

Ve devam ediyor :

“COBOL kullanımı aklı engelliyor; 
Bu nedenle öğretimi ceza gerektiren bir suç olarak görülmeli. ”

Edsger Dijkstra

Ve:

“BASIC’e önceden maruz kalmış olan öğrencilere iyi programlama öğretmek neredeyse imkansız: Potansiyel programcılar olarak, yenilenme umudunun ötesinde, zihinsel olarak sakatlanırlar.”

Edsger Dijkstra

Başka bir deyişle, ilk programlama dilinizin paradigmaları ve deyimleri, veri yapıları, algoritmalar vb. Hakkındaki düşüncelerinizi etkiler ve hatta dikte eder.

Öyle ki, aslında, anonimleştirilmiş bir kod almak ve yalnızca göreve nasıl yaklaşıldığına ve kodun nasıl yazıldığına dayanarak kimin yazdığını belirlemek gerçekten mümkün. Görev ne kadar zorsa “anonim hale gelmek” o kadar kolay.

Kod stilometrisi [Artık Kullanılmıyor] ve bu  kod stilometrisi dersi metni şu şekilde :

“Programcılar değişken veya işlev adlarını gizleyebilir, ancak bilinçaltı olarak kullanmayı tercih ettikleri yapıları veya en sevdikleri artım operatörlerini gizleyemezler.”

İngilizce’de, bunu kolay anlaşılır bir şekilde özetleyen bir atasözü var: “Sahip olduğunuz her şey bir çekiç olduğunda, her şey bir çiviye benziyor.”

Yani bir programlama dili seçme konusunda , akıllı ve dikkatli olun!

2. Programlama Beyin Sağlığını Güçlendirmeye Yardımcı Olur

İnsanlar genellikle beynin bir kas gibi olduğunu ve dinç kalmak istiyorsanız egzersiz yapmanız gerektiğini söylerler. Bu gerçekten doğru mu? Ve eğer öyleyse, programlama beyin sağlığını etkileyecek kadar zihinsel egzersiz sayıyor mu?

1991’de yapılan bir meta-araştırma, “bilgisayar programlamanın bilişsel sonuçlar üzerindeki etkilerini” inceleyerek bilgisayar programlama tecrübesi olan öğrencilerin bilişsel yetenek testlerinde olmayan öğrencilere göre yüzde 16 puan aldığını tespit etti.

2009 yılında yapılan daha büyük bir çalışma da benzer bir sonuca varmıştır; “daha ​​sonraki yıllarda beyin stimüle edici faaliyetlerde bulunan insanlar risklerini azaltabilir [ve hatta Alzheimer ve diğer demans tiplerinin başlangıcını geciktirebilir”. okuma, yazma, bulmaca, tahta ve kart oyunları ve müzik çalma dahil.

Elbette daha fazla araştırma yapılması gerekiyor, ancak programlamadan başka zorlayıcı ve öğrenme merkezli herhangi bir bilişsel etkinlik olduğunu düşünmek zor.

Ayrıca, bu çalışmaların hiçbiri entelektüel olarak ilgi çekici etkinliklerin sizi daha akıllı veya daha yetenekli hale getirmediğini göstermezken, yüksek talep gören bilişsel görevlerin en azından mevcut beyin sağlığınızı uzattığını ve sinirsel bozulmayı önemli ölçüde önlediğini göstermektedir.

Daha önce, kodlamayı öğrenmeye başlamak için asla geç olmadığını ve bu çalışmaların sadece konumumuzu güçlendirmeye hizmet ettiğini iddia ettik . Programlama sizin için vazgeçilmezdir !

3. Kodlamanın Tümü Matematik ve Mantık Değildir

Programcılar kod parçacıklarını incelemeye ve anlamaya çalışırken fMRI taramalarını beyin aktivitesini gözlemlemek için kullanan bir 2014 çalışmasına [PDF] göre, beynin beş farklı alanı kaynak kodunu anlamakla meşgul:

• BA 6: Orta ön gyrus (Dikkat, dil, çalışma hafızası)
• BA 21: Orta zamansal gyrus (Semantik hafıza alımı)
• BA 40: Alt parietal lobu(Çalışma hafızası)
• BA 44: Alt ön gyrus (Çalışma belleği)
• BA 47: Alt ön gyrus (Dil, çalışma hafızası)

Bu, kaynak koduyla çalışmanın temel olarak beynin normalde dil işleme, hafıza ve dikkat ile ilgili bölümlerini kullandığı anlamına gelir.

Kayda değer olan şey, beynin normalde matematikle hesaplamalarla ilişkilendirilen ve zar zor kaydedilmiş olan – döngü, koşul, aritmetik ve diğer algoritmik işlemleri içeren kod parçacıklarını bile kavradığınız bölgelerdir.

Tabii ki, bu çalışma biraz eksik ve araştırmacılar da itiraf ediyor :

• Denemedeki snippet’ler 20 satır kod altındaydı ve zaman sınırlıydı; bu, konulara gerçekten meydan okumak için yeterince zor olmadıkları anlamına geliyordu.
• Kanıt, programlama dillerinin yabancı diller gibi olduğunu göstermez, sadece beynin benzer bölgelerini içerdiğini gösterir.
• Denekler kendi kodlarından hiçbirini yazmadılar; bu, muhtemelen mevcut kodu anlamaya çalışmak yerine beynin farklı alanlarını harekete geçirdi.

Ama ortak noktada buluşabileceğimiz yerler:

Programcıların, kendi kendine yazılmış veya bir başkasına ait olduğu kodunu düzenli olarak kaynak kodunu incelediklerini biliyoruz. Ayrıca programcıların sıfırdan yeni bir kod yazmaktan ziyade kodları düzeltmek ve yeniden düzenlemek için daha fazla zaman harcadıklarını biliyoruz.

Yani bu çalışma anlamsız değil. Programlama sadece “sol beyinli bir faaliyet” değildir ve bir kişi sağ beyinli programcıların bu anlamda bir avantajının olduğunu iddia edebilir .